Sayfalar

29 Aralık 2011 Perşembe

Hoşgeldin 2012

Sevgili 2011, giderayak bana büyük kazıklar attın..
Son iki ay hayatımın travmaları ard arda geldi.
İş desen hala tırnaklarımla kazıyorum, ne yaparsın işte her iş deneyim kazandıkça rahatlıyor.
Hayatımın farkında olduğum ve olmadığım kayıpları, arazları ile ilgili yerine koyma ve tamir etme girişimlerim başladı yıl sonu, bak bu iyi haber. Öncelikle görme kaybımı ele aldım, lens kullanmaya başladım tüm zorluklarla. Alıştım sayılır. Lens ile gözümün uyum yeteneğini kaybedip bir lazer ameliyatına gireceğim 2012′de.
Yeni iş yetmemiş gibi işimle bağlantılı bir radyo programı projesine başlıyorum. Benim için yeni bir hobi, yeni bir keşfedilecek alan.
Bir de geçmişten gelen tarvmalar, güven problemleri belki canım oğlum’a yansıması muhtemel bağlanma gibi ruhsal kusurları ele aldım bu yıl sonu. Terapiye başladım. Terapi meselesi hassas, aileme bile söylemiyorum deli doktoru algısı hala kuvvetli ama iyi geldiği ve işe yaradığı kesin. Allah daha büyük dert vermesin.
Ev aldım bu hafta. Eski mahallemde, anneme, kardeşlerime yakın Mart gibi taşınacağım herşey yolunda giderse. Çok umut vaadedici bir gelişme şu an oturduğum yerden kurtulmayı iple çekiyorum desem yalan olmaz. O kadar çok gelişme oldu ki son iki ay oğlumun 22., 23. ay gelişmelerini takip edebilsem de yazacak fırsatım olmadı. Annesinin bir anda değişim ve gelişim sürecine girmesi, çocuğu minimum nasıl etkilemeli idi ana konum..
Umarım herşey onun için en iyi olacak şekilde altından kalkarım.
Oğlum, minik bir papağana dönüştü. Her duyduğunu tekrarlıyor, bazı kelimelere çok çabalıyor. Başta bir heves yazıyordum ay şuna şöyle dedi, buna böyle dedi diye ama gün geçtikçe artan bir ivmeyle takip edemeyeceğim kadar çok denemesi oldu. Üstelik artık dili daha iyi döndüğü için haber değeri kalmadı. Yani Boğa kelimesine Boğa diyor çocuk sen ben gibi, benim için hayatımın mucizesi ama tüm okuyanlar için hatta yıllar sonra kendisi için bile fazla bir haber niteliği taşımıyor. Sağlıklı bir oğlum var şükrediyorum. Allah tüm evlatlara sağlık versin gerisi doğal süreç diye düşünüyorum.
Artık kaka yapmadan önce haber veriyor. Ama henüz farklı bir deneyime hazır değil.
Yemekler de hala konfor alanından uzaklaşmıyor. Bir iki farklı yiyeceği, deneyip sevdiklerine devam ediyor. Hala 1 yaş seviyesinde yeme problemi olmayan bebeği yakalayamadık. Ama artık ben daha sakinim, yediği yarasın yeter kafasına geçtim.
Yani sevgili 2012 senden büyük beklentilerim var. Geçmiş hesapları kapamak, bazı şeylere yeniden başlamak için uygun bir yıl olacağını umuyorum.
Bana Maya Takvimiydi, kehanetti falan bunlarla gelme hiç anlamam. Üzerine düşeni yap. Zümrüdü anka yılım olsun 2012.

11 Kasım 2011 Cuma

Sarımsak'tan Haberler

Adam gibi oturup yazamıyorum bari Nurturia anı defterimi kopyalayayım da hareket olsun..
Oğlan, bildiğin lokum. Dillenme emareleri var, umut vaadediyor.
Doyulmuyor tadına. Bir de "korkunç iki" sendromları var bir şey istediğinde yere yatmalar falan Allahtan henüz sokakta yaşamadık. Evde bu durumu görmezden geliyoruz. Muhtemelen sokakta bu cool tavrımızı eleştiren olur.
Beslenme konusunda değişiklikler var, aniden kesti püreleri. Daha önceki fanatik püre severliği doyma noktasına ulaşmış olmalı. Şu an pilav ve makarna ile beslenmek istiyor.. İçinde kaktırabildiklerimiz tavuk, kıyma, biber, domates, soğan.. brokoliydi, kayısıydı gibi kaktıramadığım şeyler için yaratıcılığımı dibine kadar zorluyorum.
---
17.08.2011
Yaptı
Sevmeyi öğrendi iyice, sarılıyor, gülümsüyor, olumlu iletişim ağırlıkta :)

---
18.08.2011
İlk kez
Pilav yedi.

---
20.08.2011
Yaptı
Annesinin spor ayakkablarini giyip dolasiyor. E ne demisler "birini tanimak istersen 4 gun onun ayakkabilariyla yuru" kizilderili atasozu

---
20.08.2011
Yaptı
Baloncuk yapmak icin zarif zarif ufluyor tabii olmuyo oyle baloncuk falan

---
20.08.2011
İlk kez
Pasaportu oldu minnosumun...

---
21.08.2011
İlk kez
Anneye ozel bir dudaktan opme huyu gelisti..

---
22.08.2011
Yaptı
Parkta aglayan cocuklarin taklidini yapiyor.

---
22.08.2011
Yaptı
Ahşap oyuncakçının önündeki küçük oyuncaklardan birini annesinin çantasına atmaya çalıştı.

---
22.08.2011
Sözlük
Kelime: bebi sssstttt (parmak dudaklarda)
Anlamı: bebek uyuyo, sus
her bebek gördüğünde

---
22.08.2011
İlk kez
Annesi masal anlatirken ilgiyle dinledi, masal bitince de yan dondu ve gozlerini kapadi. Donmeden dolanmadan bir sure sonra uykuya daldi.

---
22.08.2011
Yaptı
sabah uyuyan bakıcısının odasına girmis, anneye ssssttt yapıp, kadının tokalarını odasına taşıdı..

---
22.08.2011
İlk kez
Duymak istemedigi kuralvari seylerde parmaklariyla kuaklarini kapatiyor:) nerden ogrendi bilmiyoruz.

---
22.08.2011
Yaptı
Her gun yeni bir oyun turetiyor, hizina yetisemiyorum. Calisan annelerin cocuklari cok daha hizli buyuyor :(

---
22.08.2011
Yaptı
Uyumaya giderken kendiliginden gitti babanin diz kapagini optu, iyi geceler mahiyetinde, bakicisini optu, annesine sarildi.. Bi de ortaya opucuk atti..

---
24.08.2011
İlk kez
19 aylik oldu ve kendisine ne zaman saat sorulsa 4 diyor ama eliyle 1 yaparak..

---
26.08.2011
Yaptı
Bez takmak istemiyor, madem istemiyorsun o zaman tuvalete gitmeye başla dedikten sonra tuvaletin kapısının önünde kolları bağlı oturma eylemi yaptı :)

---
28.08.2011
İlk kez
Agustos boceklerinin sesleri ile dans etti. Bir kediyi kuyurguna basa basa cok hasin sevdi.

---
31.08.2011
İlk kez
Kopegi sevmeden once baskasinin elini uzattiriyor, kopek havlamazsa kendi elini uzatiyor..

---
31.08.2011
İlk kez
Bul karayi, al parayi oynuyor.. Buluyor..

---
02.09.2011
Yaptı
nasıl seviyorum seni diye sorulduğunda, kendi kendine sarılıp gülümsüyor.. sarılarak seviyormuşuz.

---
02.09.2011
Dedi
İçinde "kaç" geçen tüm soru cümlelerine dööt (4) deyip eliyle bir gösteriyor :)

---
02.09.2011
Yaptı
süper dans ediyor. her ritim ve müzikte eller havada, üst vücut sallanıyor...

---
02.09.2011
İlk kez
Ördek, tavuk, horoz, köpek, kedi ve yunus'u dokunarak sevdi. Özellikle ilk üç konusunda çok korktum gaga yiyecek diye.

---
05.09.2011
Yaptı
ikimiz yerde otururken halıda bir şey bulup ağzına atma numarası yaptı. ben de gerçek mi numara mı emin olamadım. ağzını aç dedim açtı bir şey yok, acaba dilinin altında saklamış olabilir mi diye korktum, o muzip sırıtışını göre göre elimi ağzına soktum.
 Parmağımı ısırdı sonra buna çok güldü.

---
05.09.2011
Yaptı
yanak sıkıp, fıstık yapmayı öğrendi.

---
07.09.2011
Dedi
bol bol "alla alla" diye şaşırıyor. Bir de dört rakamına taktı iyice akşamları uyumadan 10 dk. kesintisiz döt döytt döyyytt diyor.

---
07.09.2011
Yaptı
Bugünlerde dilediğimce öpüp sarılıp mıncıklamama izin veriyorsun aşkımm.. O kadar tatlısın ki sana hiç doyamıyorum kalbim..

---
08.09.2011
İlk kez
Tavuklu sehriye corbasi icti.. Tavuklari yemedi ama.

---
08.09.2011
Yaptı
Ve Eren attı, top ağları havalandırıyor.. Eren, kollar havada "GOOOO" diye bağırıyor.

---
08.09.2011
İlk kez
Alt iki azi disi ayni anda cikti. Toplam 12 disi oldu..

---
08.09.2011
İlk kez
Uyurken oyun oynadi.. Gozler kapali kucagimda digidik digidik atcilik oynadi.. Sonra yatagina koydum :)

---
08.09.2011
İlk kez
Alt iki azi ayni amda cikti. Toplam 12 disi oldu..

---
08.09.2011
Yaptı
yeni uyku rutinim: sezon dizisi açık, sesi az ama ben onu göremeyecek şekilde annemin ayağında sallanıyorum. İstersem 3 saat uyumayayım sorun değil, o da dizi seyrediyor zaten ama benim hiç uyku sorunum olmadığı için ilk sahnede bayılıyorum. Yatağımda normal
 uyuyan bir çocuktan annemin benle biraz daha vakit geçirebilmesi için bu yeni yola geçtik.

---
12.09.2011
İlk kez
Ayakkabilarini ve coraplarini cikariyor. Pantolon ve hirkayi zaten cikariyordu bir tshirt kaldi :)

---
12.09.2011
Sözlük
Kelime: Tis
Anlamı: Cis

---
12.09.2011
Sözlük
Kelime: Pis
Anlamı: Kedi

---
12.09.2011
Yaptı
Durduk yere annesinin bacagini optu..

---
12.09.2011
Yaptı
Babasiyla telde konusurken bir eliyle gel gel yapiyordu..

---
12.09.2011
Sözlük
Kelime: Mel
Anlamı: Melisa

---
12.09.2011
Sözlük
Kelime: Liya
Anlamı: Liya

---
13.09.2011
Yaptı
üç gündür bir artistleştin yavrukuşum, burdaki teyzeler teribıl tu olmuş senin oğlan diyorlar ben konduramıyorum. Sabah bezini değiştirmemek için 20 dak. koşturdun beni arkandan ağlaya ağlaya değiştirdin..


---
16.09.2011
İlk kez
Annesi "dijital pazarlama muduru" oldu :)

---
16.09.2011
İlk kez
Gunde iki kere dis fircalamaya basladi.

---
18.09.2011
İlk kez
Eren ilk kez hala uyanmadi.. Saat 08:42 uyandirmali moyim normal uyanma saati iki saat onceydi?

---
19.09.2011
İlk kez
Ev topluyor.. Dus jelini catallarin yanina koymayi uygun gormus :)

---
19.09.2011
İlk kez
Tum ev islerine yardim etmeye calisiyor, onu katmadigimiz zaman uzuluyor..

---
19.09.2011
Yaptı
Artik dunyasinda cok eglenceli hobiler var. Muzik muzik muzik dans dans dans...

---
19.09.2011
İlk kez
Kitap okunurken dinlemeye basladi.

---
21.09.2011
Sözlük
Kelime: maym
Anlamı: maymun

---
21.09.2011
İlk kez
annesini yanaklarından öperek uğurladı :)

---
24.09.2011
Sözlük
Kelime: İtti, mitti
Anlamı: Bitti, gitti

---
24.09.2011
İlk kez
20 aylik oldu.. Anasi, bugun ilk motor dersini kukalar arasinda slalom yaparak bitirdi, arz ederim..

---
27.09.2011
İlk kez
artık ağrıyan ya da acıyan yeri gösterebiliyor. dün uyumadan önce diş etlerini ovdurdu bana.

---
30.09.2011
Yaptı
Anasının tüm hareketlerini taklid ediyor. Kolumu kaldırıyorum, kolunu kaldırıyor, dans ediyorum, dans ediyor çok eğlenceli.

---
02.10.2011
İlk kez
Ust iki kopek disi pirtladi nihayet, nezlenin nedeni de anlasildi boylece..

---
03.10.2011
İlk kez
Sabah iki alt köpek dişi de pörtledi. Yavrum, 24 saatte 4 köpek dişi çıkardı. Şükür bitti.

---
06.10.2011
İlk kez
Domates çorbası içti. Domates bitme mevsiminde sevmeye karar verdi.

---
06.10.2011
Yaptı
Hala burun, geniz dolu, çıkaramıyor. Acaip bir şımarıklık hasıl oldu. Uykuya direniyor, uyumayınca çıldırıyor falan..

---
06.10.2011
Yaptı
Her kelimeyi tekrarlamaya çalışıyor. İlk denemeler de henüz çıkaramadı, ama yaklaşıyor.

---
07.10.2011
Yaptı
Kakaolu süt içiyor.. Yani artık süt içiyor aslında :)

---
09.10.2011
İlk kez
Kendisi ve annesi ilk kez harnup pekmezi yedi.. Bu guzelligi bize tanitan damla ve sebneme tesekkuru borc biliriz.. Nefis biseymis..

---
11.10.2011
Yaptı
Evde rockci olmamasina ragmen, oglum rockci. Boyle bir kafa, bacak sallamalar falan. En sevdigi muzlk turu.

---
12.10.2011
İlk kez
ballı ılık süt içiyor. ohhh yeah

---
12.10.2011
İlk kez
Elektro gitar sesi duyduğunda bir yere tutunup, kafa sallıyor, ve gitar çalma taklidi yapıyor.

---
13.10.2011
İlk kez
Annesiyle pasta yaptı.

---
14.10.2011
İlk kez
Makarna yedi. Kameradan gördüm print scrren'de aldım ama kopyalayamadım o mükemmel görüntüyü :)

---
18.10.2011
Yaptı
Babayla beraber iki gündür pek mesut yavrucağım.

---
18.10.2011
Yaptı
misss gibi balıklı mamayı yeme sen, o iğrenç fast food patateslerini ye oğlum, aferin sana :)

---
18.10.2011
Yaptı
Evde tuzlukları kırınca babası "hemen git buradan" demiş ayağına batmasın diye.. Yavrum gık bile çıkarmadan odasına gitmiş, baba gelmeden de çıkmamış odadan. Tribine kurban.

---
23.10.2011
İlk kez
Suadiye Bilfen'e baktık oğlumla Cuma günü Eren çok sevdi hemen adapte olup oyuna katıldı, çıkarken de ağladı. Ayda 1800 yıllık 15000 TL miş :(

---
24.10.2011
İlk kez
21 aylik oldu. Hic bir sevgilimle ay donumleri kutlamak istemedim ben, seni dogurana kadar.

---
25.10.2011
İlk kez
Bana nerede dendiginde sokaklari gosteriyor.. Anne nerede dendiginde ise kalbini..

---
26.10.2011
İlk kez
Bugun kendi kasigiyla pilav yedi.

---
26.10.2011
İlk kez
Kasikla patates puresi yedi.

---
27.10.2011
Sözlük
Kelime: Bici bici
Anlamı: Banyo yapmak

---
27.10.2011
Bu aralar
evde tüm aileyi görünce sevinçten sarhoş gibi kıkır kıkır gülüyor herşeye.

---
27.10.2011
Dedi
Pepe.

---
27.10.2011
İlk kez
Yatmadan once yarim cay bardagi sut icti.

---
27.10.2011
Sözlük
Kelime: Zuzu
Anlamı: Zurafa

---
27.10.2011
İlk kez
ilk kez depremde "hadi oğlum evlerini kaybeden aç çocuklara mama hazırlayalım" diyen annesine kavanoz meyvelerini, bisküvisini getirdi.

---
27.10.2011
Dedi
Eren sen kaç yaşındasın? diye sorulunca DÖYYYTTT

---
27.10.2011
Bu aralar
kaşıkla kendi yemeye çabalıyor. patates püresi ve pilav'da başarıya ulaştı.

---
27.10.2011
İlk kez
Kendi kendine bulgur pilavi yedi aksam yemegi olarak.

---
28.10.2011
Sözlük
Kelime: Vayme
Anlamı: Aman (gurcuce)

---
28.10.2011
Büyüdü
Boy: 86cm
Ağırlık: 11,15kg

---
31.10.2011
İlk kez
tavuk suyu çorba içti, tavukları bile yedi. hem de kendi kaşığıyla. üzerine bir de süt içti. allahım nazarlardan koru yarabbim..

---
01.11.2011
İlk kez
Sabah annesiyle işe gelmek istedi. Bakkala çıkardım, el salladı, uğurladı.

---
04.11.2011
İlk kez
Kabız oldu, her kaka bol ağlamalı keçi kakası :(

---
04.11.2011
Bu aralar
beni özledin bence oğlum, iki gündür huysuzsun, dokunsalar ağlıyorsun neredeyse, ama inşallah yarından itibaren yan yanayız. Seni çok seviyorum ben.

---
05.11.2011
Sözlük
Kelime: Du
Anlamı: Su

---
05.11.2011
Sözlük
Kelime: Zu
Anlamı: Zurafa

---
05.11.2011
Sözlük
Kelime: Kaka
Anlamı: Kaka

---
05.11.2011
Sözlük
Kelime: Gak
Anlamı: Kus

---
05.11.2011
Sözlük
Kelime: Maym
Anlamı: Maymun

---
05.11.2011
Dedi
Uykusu gelinve defalarca Allah dedi, bizden habersiz zikir olayina girdigini dusunuyoruz.

---
05.11.2011
Artık
Tv de miki fare gordugunde ayaginda miki fareli terlikleri gosteriyor.

---
05.11.2011
Sözlük
Kelime: Il
Anlamı: Fil

---
05.11.2011
Artık
Iki ayagini ayni anda kaldirarak zipliyor.

---
08.11.2011
Yaptı
Odasina uyumaya gittik, normalden cok agladi, baba baba diye aglamaya basladi. Beni kovaladi, babayi cagirip onunla yatti.

---
08.11.2011
Yaptı
Normal sandalyeye oturup, mama diye bagirdi. Ciddiye aldik, gercekten mama verecegimizi anlayinca isyan etti.. Oyun oynuyormus :)

---
08.11.2011
İlk kez
Goksu deresinde, deniz bisikletine bindi.

---
09.11.2011
Bu aralar
"kaka" diyerek kaka yaptığını beyan ediyor ama yine de bez değişimine karşı.

---
11.11.2011
Bu aralar
Baba'ya cok asik, aksama dogru cama yaslanip, baba baba diye cagiriyor. Uyumaya giderken baba baba diye agliyor..

---
11.11.2011
İlk kez
Kiymali makarna yedi.

---
11.11.2011
İlk kez
Yataginin korkuluguna tirmanip, icine takla atarak giriyor..

---
11.11.2011
Artık
Sebze puresini ve meyve kavanozunu tamamen birakti.. Acaba bundan sonra sebze ve meyveyi nasil yedirecegiz?

---
11.11.2011
Bu aralar
Eve geldigimde hemen boynuma atlamiyor ama oyun arasinda gelip bacagimi, kolumu opup gidiyor. Fazla yuz vermiyor, simartmiyor beni.

3 Kasım 2011 Perşembe

Kasım

Hayat tüm hızıyla akıp gidiyor, bugünlerde çok çalışıyorum. Çalışmadığım zamanlar evde oğlumla oluyorum, oynuyorum. Sarımsak'ım da büyük gelişmeler var. Tam 21 aylık olduğu hafta, en büyük yemek aşamalarını hızlıca yine kendi iradesiyle aştı gibi görünüyor. 21 aya kadar bulamaç, püre yiyen çocuk gerçekten bir günde tavuk, pilav, makarna gibi yemekler yemeye başladı. Kendi talep etti her zamanki gibi. Oğlum'a doğduğundan beri hiç bir şeyi "ben yaptırdım" diyemem. Kendisi ne zaman isterse, o zaman oldu tüm gelişme aşamaları. Kafama vura vura eğitti beni. Artık daha bir teslimiyet içindeyim kendisine. Çünkü kendisi için her şeyin zamanını benden iyi biliyor gibi. Tecrübelerim bana bunu net bir şekilde gösterdi. Bundan sonra konuşma, sosyalleşme ya da bezden kurtulma zamanını kendisi seçsin, ben imkan sunarım kafasına geçtim.
Konuşma derken yavrucağımın kelimelerden ziyade heceleri var. Bir de evde Gürcü bakıcı sayesinde Gürcü'ce bir iki kelimesi var. "Anne" kelimesini doğru kişiye kullandıktan sonra, istediği dili öncelikle öğrenmek isterse uyarım. En büyük kabusum başıma gelmedi şükürler olsun.
Bu arada ev-iş dışında bir yere gerçek hayatta gidemesem de sanal alemlerde açılımlar yapmadım diyemem. Öncelikle bu iş bana yaradı. Gerçekten zevkli bir iş, tek problemim site açılana kadar sürekli fazla mesai modunda olmam. Fazla mesai ise biraz fazla, hafta sonunu ve sabah 8 diğer sabah 4'e kadar çalışmayı kapsıyor.  Allahtan ev yakın akşamüstü eve gidip, oğlumu 2 saat görüp, geri dönme lüksüm var. Ama yorulmayı engelleyecek bir sistem bulamadım henüz. Yaptıklarımın karşılığını almam, desteğinizle mümkün.
Yapmanız gereken şey sadece tıklamak.

www.evoria.com
Facebook’tan beğenin.
Twitter’dan takip edin.

Ayrıca 6 dünya güzeli anayla ortak bir blog olayına girdik.
Ben genelde annelik paylaşımlarımı bu blogta yazacağım ama daha yazmak istediğim milyonlarca konu olduğundan iki bloguda aktif kullanacağımı düşünüyorum. Takip etmeyen canları beklerim.

http://7anali7oglan.com/

Belki gerçek ortamlar da yokum ama bu beni sanal olarak engellemiyor.
Daha sakin, yavaş, huzur dolu günler diliyorum tüm ihtiyacı olanlara.

25 Ekim 2011 Salı

Zor Günler

Acılı bir resimle iyice ajitasyona girmek istemem ama son bir hafta da üzücü olaylar oldu ülkemde. Önce yüksek vergi şeklinde zamlar geldi, ardından şehit haberleri, her şehiti iki sayarım ben anasını da atlamam. Allah kimseye tattrımasın evlat acısı.
Daha nefes alamadan Van'da deprem oldu 7,2 şiddetinde. Hala orada kurtarma çalışmaları var tahmini kayıp sayısı 700, ama hiç bir rakam netleşmedi henüz. Hiç yardım alamayanlar var, ulaşılamayanlar var, 99'da Gölcük depremiyle yaşananlar hortladı yine. Yağmacılar var. Bölge de terör var. Çok acı var, gözyaşı var. Belki fiziksel acıdan çok kötü insanların varlığı üzüyor beni. Herkes birlik olsa, birbirine destek olsa bu kadar kırılmam, yıpranmam.
Çok alakasız ama bende çok çalışıyorum bugünlerde, gündemi az takip edebiliyorum, eve oğlum uyuduktuktan sonra girebilim dün, haftasonu da yanında değildim kuzumun.
Dün eve alıcı gözle bakıp yorgan, battaniye, atkı, şal, kazak, bebek kıyafeti, oyuncak, mama ne varsa topladım. Kapının yanına koydum sabah götürebilmek için. Sonra oturdum yatağın üstüne hüngür hüngür ağladım. Atamadım içimde biriken acıyı. Hala var biraz. Herşey düzelsin, ben de düzelirim zamanla.

Oğlum 21 Aylık



Oglum, sen dogana kadar ay donumlerini kutlayan sevgilileri anlamazdim ben.

21 aylık oldun. Çok duyarlı harika bir çocuksun, benim en büyük aşkımsın. Allah bizi birbirimize bağışlasın.

10 Ekim 2011 Pazartesi

Kış Hazırlıkları

Önümüz Kış, hatta yanıbaşımız.
Hava bildiğin soğuk. Sarımsak'ımın masum nezlesi 7. günden sonra öksürüğe çevirdi. Cumartesi çok öksürdü, farkındayım ciğerden değil ama yine de insan doktora gitmeden duramıyor. Pazar sabahı doktorda aldık soluğu. Bronşit başlangıcı dedi ki, bence hikaye ama ne yapalım özel hastahanelerin bir bedeli var. Buhar maskesi taktılar minnoşuma. O ne bitmek bilmez buharmış arkadaş, rahat 40 dk. sürdü. Bu da Sarımsak'ımın 40 dak. çığlıklar atarak ağzında maskeyle ağlaması demek. Biliyorum bir şey olmayacak ve bitecek ama oğlum öyle ağlarken maalesef güçlü duramıyorum hala. İçim parçalanıyor. (Allah tüm hasta bebelerin analarına güç, bebelere şifa versin , amin.)
Yorucu sabahın öğleni oğlum eve, bense eğitime gittim. (Bir de haftasonu iki gün eğitim çakmışlar bana Allah razı olsun. Bebeğimi akşamları göremeyecek kadar geç geldim eve, bu da diğer sevimsiz detay. ) Ama bir yandan eğitimde sürekli düşünüyorum bu Kış nasıl geçecek, hasta olmamanın binbir yolu falan. Bazı kararlar aldım, paylaşayım.
  • Aşkımdan, hasretimden ölsem de akşam eve geldiğimde dezenfekte olmadan oğlumu kucaklayıp, öpmeyeceğim.
  • Hasta olan aile bireyi Sarımsak'a yaklaşamaz.
  • Sabahları bir kaşık harnup pekmezi yutacağız ailecek.
  • Bıldırcın yumurtası 3 yaşından küçük bebeklere proteini fazla olduğu için önerilmiyormuş, ama bu hafta, haftabaşı ve haftasonu olmak kaydıyla bıldırcın yumurtası vermek istiyorum. Sabah bende hüplettim.
Bu kararlar bir alışverişi peşinden getirdi. Harnup pekmezi ve bıldırcın yumurtası. Hazır elim değmişken arı sütü ve gerçek inek sütü'ne de sıcak baktım ama birden oğlana yükleme yapmayayım diye beklemeye aldım.

Öncelikle Harnup pekmezi, (bildiğin keçi boynuzu) son derece lezzetli bir şeymiş. Nutella gibi. Bayıldım. Artık kolay kolay vazgeçemem.

Bıldırcın yumurtası gençlik aşısı, protein deposu, üsye doğal tedavi yöntemi gibi sayısız faydası olan bir yiyecek fakat bebeklere  fazla protein yüklemesi olduğu için böbrekleri yorması sebebiyle önerilmiyor. Bir de östrojen arttırma riski var diye erkek çocuklara verilmemesi gibi bir şey de duydum ama kaynaktan emin değilim. Yine de bugün bir deneme yapmamı engellemedi bu dezavantajlar. O öksürük sesini duymamak için ne gerekiyorsa yapmaya hazırım. Çocuğun her öksürdüğü, annenin kalbini aşırı yoruyor. Öksürdüğü anlar uyku haram oluyor bana. Böyle tavana bakıp, endişeleniyorum.

Neyse hep hüzünlü değildi haftasonumuz. Özellikle alışveriş yaptığım organikçi (organikçi benim uydurduğum bir şey aslen yol üstü bir tavuk çevirmeci ama adını bilmiyorum, yumurtası çok iyi genelde oradan alıyorum. kendi tavukları ve yumurtaları var) ile aramızda çok eğlenceli bir diyalog geçti.

Ben: İnek sütü var mı sizde?
Organikçi: Var abla
Ben: Aaaa ama ben ineği de tanımak isterim (burada inekler neyle besleniyor demek istiyorum aslında)
Organikçi (müşteri odaklı, komik insan): Abla, gündüz gel ben seni tanıştırırım
!!!!!!
Adam haklı bir şey diyemedim.

Sağlık dolu bir kış ve iyi haftalar dilerim

7 Ekim 2011 Cuma

Ölüm & Kadın

Ülkemde diye başlayacaktım ama ülkeme haksızlık olmasın. Tüm yeryüzünde, her köşesinde hala sömürülüyor, kadın. Şiddetin ve tacizin her türlüsünün hedefinde annelerimiz, kardeşlerimiz, kızlarımız.
Gençliğimde ezilen, yapayalnız kalan, aciz bırakılan kadınların erkek çocuklarının öncellikle annelerini koruma içgüdüsü ve baba rol modelini reddetme sebebiyle eşcinselliğe yatkın olduğunu düşündüğümü hatırlıyorum bir - iki örneğe bakıp, peki kızlar aynı durumdaki kızlar ne oluyor hiç dikkat etmemişim. 
Bugün memleketin ünlü gazetelerinden birinde bir kadın sırtından bıçaklanmış, çıplak ve organlarının bir kısmı çıkmış bir şekilde hiç sansürlenmeden yayınlandı. Bundan 8 ay önce başka bir ünlü kadın bir erkeğin evinde ölü bulundu, bir anne. Ve bu memleketin ünlü köşe yazarlarından biri "su testisi, su yolunda" tabirini kullandı. Bu ülkede hala kızlar okula gitmek yerine kocaya satılıyor. Doğu illerinde intihar eden genç kadın oranı yüksek. Töre, berdel, başlık parası hep kadını vuruyor. 
Uzak mı bana bu söylediklerim. Gözüme sokulmasa hatırlamazdım belki bugün. Genelde neşeli br insanken bugün gülemiyorum, eğlenemiyorum. Tokat gibi çarptılar yüzüme bu sabah. 
Çaresiz hissediyorum.
Bir şeyler yapmak istiyorum ama ne yapabilirim, tıkandım.

Bundan yıllar önce bir mektup kardeşim vardı. Van'lı bir korucunun kızı Canan. 9 kardeş ama okulda drama dersi alıyor. Ablası intihar etti o yaz, nedenini söylemedi. 2,5 yıl sonra Canan kayboldu ortadan. Okulda, şehirde izini bulamadım. Evlendi, intihar etti, öldürüldü belki 11,5 yaşında. Cin gibi biğr kızdı Canan, benden drama dersinden kullanılmak üzere oyuncak fincan takımı ve bebek isteyecek kadar duru bir kız. Bebek rolünü bir çaput oynuyor Fulya Abla, zahmet olmazsa fincan takımı ile birlikte, ağır gelmezse al demişti. Ahh be Canan, hiç ağır gelir mi, bu fırsatı bana verdiğin için esas ben teşekkür ederim.
Bana evlenirken çetik yollamıştı canım, cananım.
Bugün içim ağlıyor Canan'lara, bıçaklanan kadına, çocuklarına.

Bugün bir ülkenin başbakanının annesi vefat etti. Başbakanı sevmeyenler bu acıya saygı duymayı bırak, iyi ki öldü bile dediler. Bir anne için...
Saygı duyuyor görünen bir e-ticaret sitesinden şu başlıkta bir e-mail aldım az önce. "Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın Annesi Vefat Etmiştir. Tüm Türkiye'nin Başı Sağolsun / Önce Biz Bile İnanamadık Ama Sizin İçin İmkansızı Başardık 61 Seans Zayıflama Paketi 27 TL"

Bu kadar canım acımasa bununla dalga geçebilirdim aslında.

Biz insanlığımızı ne zaman bu kadar kaybettik.

Çok üzgünüm. 
Boğazımda koskoca bir yumru.
Gülemiyorum.
Ne yapayım bilemiyorum.

6 Ekim 2011 Perşembe

Cinnetin Eşiği

Sarımsak'ım, benim lokum meleğim, hiç bir zaman gülücükler saçan bir bebek olmadı. Hatta kaşlarını çatan, gözlerini kısan huysuz bir tip olduğunu söylemek doğru olur. Fakat son günlerde bu huysuzluk boyu atladı. Uyumamak için direniyor, uyanınca oyun oynamak için direniyor. Yok direniyor kelimesi çok eksik kaldı, çığlıklar atarak ve çırpınarak tutturuyor demek daha gerçekçi. Yeni numaralar keşfetti. Başım ağrıyor numarası ve korkuyorum numarası. Numara olduğu kesin çünkü hoşuna giden bir gelişme olduğunda turp gibi ve korkusuz olabiliyor aynı anda. Ağlama krizine giriyor güya, ağlama krizindeyken yerde ilginç bulduğu bir taşı inceleyebiliyor. Giyinmek istemiyor, soyunmak istemiyor, altı değiştirmek istemiyor.

Ama en son dün beni de çığrımdan çıkardı. Yarım saatte bir ağlıyor, yanına gidince çığlıklar atıyor, yüzüme şeytan görmüş gibi davranıyor, su vermeye çalışıyorum, teskin etmeye çalışıyorum kendini sağa sola vuruyor. Bakıcısının kapısını gösteriyor. Çünkü anneyle kalırsak uyuruz, bakıcıyı uyandırırsak oyun oynayabilir. Tam olarak istediğini yaptım ama arada odaya giriyorum, beni görünce çığlıklar atmaya başlıyor. Başkasına yapsa kesin çocuğa bir zarar verdi diye şüphelenirim allahtan bana yapıyor.
Ne yapayım bilmiyorum. Dün akşam çok üzüldüm, en çok bir derdi var anlayamıyorum. Bağlanma da sorunumuz mu var gibi sebeplerden düşünüp duruyorum. Eğer bu 2 yaş sendromuysa cidden ürkünç.

30 Eylül 2011 Cuma

N'lerim Yok, Can'larım Var

Efenim, bazı bloggerler en'lerini seçmiş. Önce bayram'da Delianne'de gördüm ismimi. En kendi gibi blogger ve en vefalı blogger'lardan biri seçmiş beni. Nasıl onore oldum, nasıl havalara uçtum anlatamam. Öldüm bittim sevinçten. Dün ikinci ödülümü aldım. İklimim ki kendisini doğuma giderken dualarla uğurladığım, aştığı her krizde kendim aşmış gibi sevindiğim tatlı kadın. Mim olayından çok anlamıyorum. Çoğu zaman okunduğumu bile sanmıyorum aslını isterseniz. Ama yine de benim hayatımda mihenk taşı dediğim online ve offline olayları yazasım var.
Doğum olayı en büyük ödülüm, ruhumu saymazsak, tüm bu macerayı tetikleyen ve bu güzel kadınları bana kazandıran olay. Yani o kadar kiloyu almaya, en korkunç rüyadan beter bir lohusalık geçirmeme bile değdi. Doğumdan önce hiç okumamışım anne blogu, varlıklarından bile haberim yok yaş 30. Şuursuzum. Kendi mikro kozmozumu fazla önemsiyorum ama hayatım sahilde yürümek, paten yapmak, sevgiliyle kakara kikiri, işe gidip gelmek, kitap okumaktan ibaret (Allahı var güzel bir hayattı). Ne eksik bilmiyorsun ve ne şahane bir hayatıım var diyorsun. Sonra Sarımsak gelmeye karar verdi, biz de buyur ettik. Benim sırçadan köşk yerle yeksan. Genelde her şeyi bilmeme rağmen, bilmiyorum hacı bu ortamları. Anne, diye bir kendi annemi bilirim. diğer genç anneler ile ayrı dünyaların insanı hissediyorum kendimi bir gün bile empati yapmak aklıma gelmemiş. Bebek sevmezdim, ne komik, ne genç ve ne salaktım.
Neyse paşa geldi, ben hala şuursuz alıp eve gideceğim oyuncak bebeğimi, o emecek, uyuyacak, pıt pıt gaz çıkaracak. Bilemedim artık kalbimin dışarıda atacağını, cehalet sen ne güzel şeysin.
Ve şok. Benden önemli bir şey ben beceriksizin önde gideni.

Sonra ilk olarak Blogcu Anne ile rastlaştım Sarımsak 3 aylıktı. İlk karşılaşma hislerimi hiç unutmuyorum. Acaip bir saygı duydum, anne üstüne üstlük yazıp, deneyimini aktarma fırsatı bulmuş bir anne. Helal olsun dedim. Benim ilkim.
O sayede başka bloglar gördüm. Delianne beni can evimden vurdu. Zaten deliliğe çok yakındım hep, üstüne hem annelik deneyimini paylaşan hem de negatif ruh hallerini anlatmakta beis görmeyen çok İNSAN bir kadın. Kendine deli diyor, o deliyse keşke herkes delirse dünya şahane bir yer olsa. Bana hissettirdikleri için.

Ardından çok eğlenceli bir şey gördüm, yapıştım resmen, en büyük hayranlarından biriyim. Olmadık işler yapan bir kadın. Oğluna check list yapmasıyla beni benden aldı.

Gördüm ki ne ararsam bir anne zaten yapmıştı. Girişimci, cesaret veren, yaratan paylaşan kadınlar. Özgüranne, Miracık, Kitubi

Hepsi bir ağızdan bir internet sitesini konu etti dönem dönem, bir logo vardı köşede. Sosyal paylaşım yapılan bir yer: Nurturia sosyal hayat internet üzerinden olabilirmiş onu öğretti. Burada blogu olan, olmayan birbirinden değerli, zeki, şahane kadını tanıdım. En yakınlarımdan yakın oldular. Kendime bile itiraf edemeyeceğimi onlara anlattım. Birlikte ağladık, birlikte güldük. Hiç sanmazdım böyle bir deneyim yaşayacağımı, artık facebook'tan tanışıp evlenenleri anlıyorum desem yeridir.

Geçen gün, oğlum hasta ben keyifsizken,  Babu'm ve dünya yakışıklısı oğlunun sesini duyup sevinçten deliye döndüm. Laz david'im "Eren çabuk iyileş" diyordu blip.me'den. Sanki benim kardeşim, can'ım. Sanki değil öyle işte. Sonra Reyhan'ım, Meltem'im, normal hayatta yaklaşamayacağım kadar yerinde, hanımefendi, becerikli sosyetik Şebnem, Zelal Hanımlar. Ve aramızdaki ten ve ruh uyuşmasını görmezden gelemeyeceğim Derya'm.

Babu'm okuduğu kitaptan şu alıntıyı yapmış, ne kadar doğru.
İnsanların yakın arkadaş olma sebeplerini kim bilebilir? Yürüyüşlerinde bir şey. Belki detone sesleriyle şarkı söyleyişleri…
Salman Rushdie - Doğu, Batı

seviyorum uleyyynnnnn
yine mim olmadı galiba ama neyse...

20 Eylül 2011 Salı

Hello World

Biraz birikti yine bugünlerde kafamdakiler..
Bakıyorum bölük pörçük bir tivit girmişim, bir anı defterine yazmışım falan şu blogun derli topluluğu hiç birinde yok ne yalan söyleyeyim..

Öncelikle sabah alt kat komşuma mektup bıraktım, ve buranın adresini verdim. Sevgili komşu, aç o perdeleri, çık o evden, ben bir üst katındayım ve her zaman sana yardıma hazırım, çocuk bakımından fazla anlamam ama bizim evde bir bakıcı da var. Biraz kop o lohusalığın karanlık dehlizlerinden, yoksa gelip seni zorla çıkaracağım. Niye taktı bana bu üstteki manyak dersen eğer, gözlerinden tanıdım seni, %20 kadına bu şiddette geliyor LH hormonu maalesef daha önce bana da gelmişti. O yapayalnızlık, kalabalık içinde hiç anlaşılamama bana çok tanıdık. Sadece bil ki GEÇECEK. Sen bir sene sonra oğlunla parka gideceksin, onunla oyun oynayacaksın. Hayat ve her şey yoluna girmiş olacak.

Bizi sorarsan iyiyiz bilog, Sarımsak büyüyor tüm hızla, iyice ele gelen boğuştukça keyif veren bir çocuk oldu. Boğuşmak hangimizi daha mutlu ediyor bilemiyorum. Her sabah işe yarım saat geç geliyorum bu boğuşma  meselesinden. 20 aylık olacak 4 gün sonra. Artık kelimeleri bilinçli söylüyor belki kelime demek haksızlık olur heceleri diyelim. Bakıcısına Anne demiyor yuppi.. Cidden kaldıramazdım bunu. Bakıcısına bastıra bastıra Liyyaaa diyor. Bana ise anne, evet biliyorum biraz salağım J
Şaka yapıyor, plan kuruyor, bol taklit yapıyor en çok ne isterse onu yapıyor. Korkunç İki’nin nefesini ensemde hissediyorum sıklıkla.

Bir kadının en büyük aşkı, kendi doğurduğundan başkası değildir diyorum. Yapın arkadaşım, büyük AŞK hiçbir şeye benzemiyor.

Diyorum ya kafa bölük pörçük hayatımda iki belirgin vurgu var biri annelik, diğeri ise şaşırtıcı bir gelişmeyle “İŞ”. Evet hiç beklemediğim yerden geldi soru bu sefer nasıl cevaplayacağım bilemedim. İş hayatında gerçekten heyecan veren bir noktadayım ki bunu hayal edecek kadar hayal gücüne bile sahip değilim. Hem iş, hem annelikte ortak noktada birleşim kümesi: Dijital
Anne olacağımı öğrendiğimden beri Dijital Anne’lerden biriydim ben. Öyle ki doktorum bana 26. Haftada sana bu hafta 35. Haftadan soracağım diye espri yapabiliyordu. Gerekli gereksiz her bilgiyi emdim, vücut bir noktadan sonra absorbe edemiyor, işe yaramayan bir kısmı bünyemden atıldı. Annelik, benim aktif sosyal hayatımı sanal mecrayı taşımama sağladı. Hayatımda en çok internet kullandığım dönemim son 2,5 yıla tekabül ediyor.  Neyse kullandıkça sevdim, kafamı boşalttım, gevezeliklerimi yazarak döktüm, deşarj oldum falan. E ben neden internetle ilgili bir şey yapmıyorum derken karşıma fırsat çıktı. İnternetle ilgili ama klasik bildiklerimi yapıyorum derken karşımda bir fırsat daha çıktı. Şimdi internetle ilgili bilmediğim bir işin sorumluluğunu üstlendim. Allah yüzümüzü kara çıkarmasın. Bilmediğim ama çok ilgi duyduğum ve heyecanlandığım bir alan Dijital Pazarlama. Bu konuyu ilerleyen günlerde site açılırken tekrar gündeme getireceğim şimdilik sadece beni sevindiren bir gelişme J

Sonra bir de ben var, Fulya. İş, ev doğrusunda 1 km kare sınırlar içinde gül gibi yaşayıp gidiyorum işte. Şu günden bir sene öncemi hatırlayıp, her sabah ve akşam şükürler ediyorum şimdiki halime.
Mevsim geçişlerini fark edebiliyorum, aşktan meşkten bahsedebiliyorum, çiçeklere, kuşlara dikkat edebiliyorum, içimden gelerek geyik yapıyorum, sinema’ya gidiyorum, hatta akşam arkadaşlarımla buluşuyorum, instagr.am'la resimleri şekilli yapıp ekliyorum falan.
Ve bütün bunların kıymetini deli gibi biliyorum.
Aşk diyorum, Sarımsak benim büyük aşkım, iş ile aşk kelimesi bazen yan yana geliyor ki inanılmaz bir gelişme, sonbahar aşk, şarkılarda aşk ama aşk en çok yazdırıyor ondan seviniyorum.
Kokain kullanacak maddi duruma sahip değilim, ilişkiden ilişkiye atlayacak manevi yapım da yok, olmayan yaratıcılığımı körüklemek sonbahar kokusuna, aşkın başka başka hallerine kaldı, napalım.

16 Eylül 2011 Cuma

NURTURIA’DA


… çocuklar etrafında dönen ama bununla sınırlı kalmayıp, kariyer, cinsel yaşam ve aile koçluğuna giren sohbetleri ÇOK SEVİYORUM.

… sorulara cevap verememek ya da her bebek doğurmuş kadına öneremeyecek kadar vakitsiz olmayı HİÇ SEVMİYORUM.

 OLMASAYDI kesin terfi ederdim. İş - güç yaptırmıyor bu meret. Bir gün romantik- komedi, bir gün aksiyon, bazen fantastik korku, bazen sit-com izlemek gibi.

… çok yakınlarımdan bile yakın hissettiğim arkadaşlarım VAR.

… yok YOK.

KEŞKE doğurmadan önce tanısaydım, bilseydim, kullansaydım. eminim harika bir lohusalık geçirir, dilediğimce bebeğimi kucağıma alıp, emzirirdim.

2 Eylül 2011 Cuma

Zıtların Uyumu

Son derece konforsuz bir ortamda, son derece konforlu bir tatil yaptım, döndüm.
Karavan kampındaydım 6 gün ama bakıcımızla.
Karavanın artıları:
Aman Allah’ım o ne güzel tatildi. Tüm krizleri fırsata çevirdim. Önce sabah 06:30 uyanma rutinini, sabah denize girme saati olarak belirledim.
Tüm gün deniz kıyafetiyle ve üzerimde tuzla takıldım. Sarımsak’ım nezle oldu hafif geçirdi ama ilk gecesinde burnu tıkandığından çığlıklar atarak uyandı. Ben bu uyanışı karavanın önündeki salıncakta sarıp sarmaladığım oğlumla yıldızları seyrederek, hafif hafif sallanma eşliğinde fırsata çevirdim.
Ardından ben nezle oldum ama ağır geçirdim hiçbir planımı aksatmadan denize girerek, güneşte uyuyarak ve theraflu’nun vücuttaki uyku hissiyle hamakta kitap okuyarak fırsata dönüştürdüm. Akşamları Sarımsak uyuduktan sonra, çıktık balıkçılarda yemek yedik, arkadaşlarımızla görüştük, aile ziyaretimizi yaptık. Tam tadında bir bayram yaşadık. Hastalığa kafa takmamak işe yaradı fiziksel rahatsızlığı, ruhsal rahatlık yendi bu sefer.
Sezon finalimdi bu tatil. Çok sevdiğim Yaz’dan ayrılıyorum kolay değil.
Karavanın eksileri:
Ortak kullanılan WC, duş kabinleri
Bakıcımızın konforsuz ortamlardan hoşlanmaması ve bunu her fırsatta dile getirmesi (ki kağıt tabak, bardak kullandık)
Sonbahar’ın ve Kara Kış’ın benim için Yaz gibi geçmesini, sizin için nasıl isterseniz öyle geçmesini ama mutlaka sağlıklı ve mutlu geçmesini dilerim.

24 Ağustos 2011 Çarşamba

Anne Bloggerlara

Sevgili Anne Blogger'ı Merhaba.
Bende kendi çapımda oğlumun gelişimini yazma bahanesiyle belki de tüm özelini bu satırlara dökmeye başlamış bir kadınım. Bir süredir de yazıyorum.
Bugün şöyle bir titreyip kendime geldim. Belki benim yaşımdayken, belki bebeği olduğunda Oğlum, bu satırları gülümseyerek okuyacaktır.
Peki ya ondan önce...
Ergenlik'te, yetişkinliğin başlarında okuduğunda ne olacak. Hele hele kız arkadaşının eline geçerse bu belgeler yandığımın resmidir bence.
Eski anneler alt tarafı açık bir pipi resmi gösteriyor diye olay olmuş kaç ev vardır.
Bu utanç tablosunun çok daha büyüğünü hazırlıyor olmayalım gözümüzden sakındığımız yavrucaklarımıza.
"Özel Hayata Saygı" falan bık bık yapmasın. O zaman annelerimizin söylediği gibi, "hadi ordan ben doğurdum seni ne özel hayatı" falan mı diyeceğiz.
Özellikle ilk cinselliği keşfettiklerinde yazdıklarımız, söylediklerimiz belli bir olgunluğa gelene kadar başımıza bela olabilir diye düşündüm bu sabah.
Tabii bir erkek anası olarak, amatör bir blogger olarak kendi sorgulamamı sizinle de paylaşmak isterim.
Sevgilerimi sunarım.
Ne yapsam acaba, oğlan büyüyünce biraz dondursam, yaşlılığımda mı çıkarsam ortalığa :)

Ve unutmadan Sarımsak uyurken kiminle yatarsa açık t-shirt yakasından elini sokup, bıyık altından gülüyor, kurcalarken...

Alayına İsyan

Bugünüm sensiz geçti, cehennemde bir asırdı sanki, şarkı sözleriyle başlamak istediğim bu yazıyı  Sarımsak’ıma armağan ediyorum.
Mesele mesaiye kalmak değil yeğen, mesele oğlum’la olmam gereken saatlerde boş boş iş yapmak için beklemek. Sistem kurulacak, admin paneli hazırlanacak ben varyantları gireceğim.
Sonra oldu mu diye bakacağım. Bu IT’ci milletine de güven olmuyor, ha oldu ha olacak derken olmuş akşamın 7’si daha ortada bir numara yok. Biliyorum bu akşam olmayacak, yalan bu iş ama ben gidersem, beni bahane ederler, gitmezsem teknik bir aksaklık nedeniyle bu gece yapamadık olacak.
Oğluşumu özledimmmmmmm.
Güzel bir haftasonu geçirdik. Artan dozda hırçınlığa rağmen, şansımıza fotoğraf kulübünün de orada olduğu bir zamanda Riva’ya öğle yemeğine gittik cumartesi. Aile albümümüzün en güzel resimleri çekildi diyebilirim. Pazar evde mayıştık, oğlumla sarıldık, öpüştük bol bol.
Ve tabii ki pazartesi. Pazartesiler takvimden kaldırılsa zerre üzülmem yemin ediyorum. İğrenç bir gün,  meymenetsiz, ayrılıkların günü.
Şimdi durdum burada hiç anlamı olmayan bir şeyi bekliyormuş gibi yapıyorum. Cidden başım ağrıyor ama oğlumu extra özlemiş olmamın verdiği baş ağrısı mı yoksa anlamsızca burada durmamın verdiği psikolojik baş ağrısı mı bilemedim.
Neyse oğlan çok lokum teyzesi. Görsen yersin. Bir durduk yere çığlık atmalar, kısa sürede istediğini alamayınca girdiği hırçınlık krizleri arttı. Bazen bir şeyi istediği anda verdiğimizde bile çılgın gibi başını “hayır” anlamında sallayıp krizini sürdürme eğilimi var 19. Ayda gelmez ki Terrible Two, erken yani bence. Ayrıca gelse de gelmese de bir çılgınlık olduğu kesin. Hayırlısı. Artık her şeye diştir ya da iki yaş sendromudur demekten de bıktım. Belki sadece edepsizliktir ama biz gönüllü köleler her daim bir bahane bulmaya hazırızdır. Yersiz de olsa hoşnutsuzluğu gördüğümüzde bu kesin bişeydir diye bahane bulamayacak kadar yoğun, çok çocuklu kadınlar değiliz buna da şükür. Umarım bu durum nedeniyle şımarık, ne istediğini bilmeyen, kıymet bilmeyen veletlerin annesi olmayız.
Amma negatif bir yazı oldu bu da. Ağzımdan hayırlı bir şey çıkmaz mı benim bugün hiç. Durduk yere tutulmamalıyım bir yerde. Kanatlarım olmalı, uçmalıyım özgürce, zaten sorumluluklarını bilen her konuda yardım etmeye çalışan bir iş insanıyım. Belki de bu huy kıymetimin daha az bilinmesini sağlıyor, bilemedim.
Resmen “dur burada bu akşam” dendi. Yani iş yok desen, eften püften iş çıkaracaklar başıma. En iyisi blog yazayım dedim. Vahşi kapitalist dünya, patronlar kalleş, işçiler kardeş… gibi gibi binlerce slogan atıp, basıp eve gidesim var. Yer mi?

15 Ağustos 2011 Pazartesi

Sarımsak'tan Haberler

---
24.07.2011
İlk kez
1,5 yasinda oldu..

---
25.07.2011
Yaptı
Bir haftadir tek uykudan, ikiye cikardi. Bu sayede 21:30 da uyuyor. Mesai yaptigim bugunlerde daha fazla gorustugumuz icin memnunum..

---
25.07.2011
Yaptı
Balkondaki sezlongu yatak seklinde acip yatiyor, parmagi agzina goturup ssshhhh ssshhh yapiyor sessiz ol Eren uyuyor hesabi ;) yataga yat desen hayatta yatmaz..

---
25.07.2011
Yaptı

Tabii ki aksam geldigimde yuzume bakmadi ama bu sefer sabahtan biliyordum basima gelecegi, hazirlikliydim, kolyemi parcalattim, kucagima alip kandirdim ;) (sabah tatil donusu ise gittigim icin tribe girdi de)

---
26.07.2011
İlk kez
Opmeyi ogrendi. Tum oyuncaklari opuyor bir kere de beni op deyince eski sistem burnumu isiriyor.. Ben bir plastik balik kadar olamadim su hayatta..

---
26.07.2011
İlk kez
Bu sabah ilk mütarekemizi yaptık. El fenerini sökmek istiyorsan yatıp, altını değiştirmeme izin vermen lazım dedim. Ciddi ciddi baktı yüzüme, hemen yattı fener elinde.

---
26.07.2011
Yaptı

Karli kayin ormani, unzile, zeytinyagli yiyememem aman sarkilari basta olmak uzere annesine yarim saat sarki soyleterek ve ayakta sallanarak uyudu..

---
27.07.2011
İlk kez

annem sınır koydu, canın acımıyorsa ağlamayacaksın dedi, ağlarsam istediğim verilmeyecekmiş.

---
27.07.2011
Yaptı

Gulerken agzini kapatip kahkaha taklidine donusturuyor. Komik oluyor cok..

---
27.07.2011
İlk kez

Annesi kos bana saril oglum dedi, kosarak gelip sarildi, kendi ozgur iradesiyle.. Yihuuu

---
28.07.2011
İlk kez

Tüm kapıların kollarına yetişip açabiliyor. Artık sokak kapımızı kilitliyoruz.

---
29.07.2011
Yaptı

Sabah yine beni iteledi, bakıcısına sarıldı. İyi bakılıyor çocuğum umursamayacağım diyorum ama gözlerimin dolmasına engel olamıyorum :(

---
30.07.2011
İlk kez

öğlen uykusu akşamüstüne taşınınca bu saatte parka gitti :)

---
30.07.2011
İlk kez

Yarim takla atti :)

---
30.07.2011
Büyüdü
Boy: 83cm
Ağırlık: 10,55kg
Baş çevresi: 49,5cm
---
31.07.2011
İlk kez

Susamli simit yedi.

---
01.08.2011
İlk kez

Numaracıktan ağlama ve gülme taklidi yapıyor.

---
02.08.2011
İlk kez

Poz ver dendiğinde kolları bağlayıp, sert sert bakıyor..

---
02.08.2011
İlk kez

Dört azı aynı anda.. Kare as yaptı oğluşum..

---
03.08.2011
İlk kez

4 azıdan biri çıktı, dün gece hiç uyanmadım benim lokum, metanetli oğlum.. diğerlerini de bugün yarın bekliyoruz..

---
04.08.2011
İlk kez

Bisikletine binen bir kizi kolundan cekerek indirmeye calisti, parktan eve donerken tepinerek agladi..

---
04.08.2011
Yaptı

Yine ates 37,5, yine tirsip durduk yere ilac verdim :(

---
05.08.2011
İlk kez

Ceviz almış dolaptan yiyormuş.

---
05.08.2011
İlk kez

Dün parkta bir kızı çekiştirdiği için ilk defa kızdırdı beni Eren, ama ondan sonra ilişkimiz bi acaip oldu. Yaptığını biliyor gibi. Bir şirinlikler, sarılmalar, ilgimi çekme çabaları falan. Sabahta aynen devam etti şoktayım.

---
07.08.2011
İlk kez

Babasinin atma dedigi birseyi defalarca atiyormus gibi yaparak dalga gecti.

---
07.08.2011
İlk kez

Cikolata yedi.

---
08.08.2011
İlk kez

Kaydiraktan tek basina kayiyor artik.

---
09.08.2011
İlk kez

Anasinin resmini optu slap diye.. Cok mesudum..

---
09.08.2011
Yaptı

uyumaya gittiğimizde "hadi kapa gözünü oğluşum" dediğimde gözlerini kapıyor 1-2 sn :)

---
09.08.2011
İlk kez

Anasina elleriyle bezelye yedirdi minnakim ;)

---
12.08.2011
İlk kez

Ekmek askina yemegin suyuna ekmek bandi yedi.

---
12.08.2011
İlk kez

Hiçbirşey yemeyen çocuğun balık yediği gün, yoğurt yiyesi de tuttu. Sevinsem mi üzülsem mi en son 11 aylıkken yoğurt yemişti..
---
12.08.2011
İlk kez
Pasaport ve vize icin fotograf cektirdi. Iyi durdu bence :)

---
12.08.2011
İlk kez
Yatakta ziplamanin eglencesini kesfetti :)

---
12.08.2011
İlk kez
iglo altın balık, iki tane, ohh yeahhhh :)

---
13.08.2011
İlk kez
Patates kizartmasi yedi..

---
15.08.2011
İlk kez
Bir restoranda kolları bağlamış şef garsonun karşısına geçip taklidini yaptı. Çok güldüm. Adama ayıp oldu biraz. Kolları indirdi :)

---
15.08.2011
İlk kez
Eteğimden çekerek, Anne Anne diye beni yönlendirmeye başladı.

---

10 Ağustos 2011 Çarşamba

Somali'de 3 Aç Türk

Keşke tek sorunları açlık olsa dedirten bir gerçek ve şu zaman dair bir hayat.
Ben işyerimde çay içerken ya da oğlumun elinden tek tek kıkırdayarak bezelye yerken, biri işkence görüyor, biri 6 aylık olmuş bebeğini hiç görmedi belki de hiç göremeyeceğini düşünüyor, birinin ablası aradığında kardeşin öldü diyor korsanlar.
Korsanlar gerçek, korsanlar var.
Üstelik sevimli değiller. Bu Fuat'ın hikayesi.
Canım Arkadaşım Banu'nun kardeşi.
Sadece okuyun, onlar bunu yaşarken siz neler yapıyorsunuz bunu düşünün.

http://somalide3acturk.blogspot.com/

Sevgiler
Fulya

28 Temmuz 2011 Perşembe

Dünya'da İlk 1,5 Yıl

Çok anlam yüklemişim.. Önce bir yaş, oğlum bir yaşında olsun diye tutturdum nedense. Biraz anlatsın derdini. 1,5 yaş ikinci eşiğim. Bir yazısında Sabiha Paktuna Keskin annenin hormonlarının normale dönmesi 18 ay demişti ikinci eşiğim bu. Bir gün uyanıyorum oğlum ne güzel maskot gibi hep böyle kalsa diyorum, sonra içimden bu bir dua gibi algılanmasın korkum gelişiyor, konuştuğunu hayal ediyorum gülümsüyorum. Bu arada konuşmasına gerek olmayacak kadar tüm derdini anlatıp, bizi anlıyor.
Bu sabah ilk mütarekemizi yaptık. El fenerini sökmek istiyorsan yatıp altını değiştirmeme izin vermen lazım dedim. Ciddi ciddi baktı yüzüme hemen yattı fener elinde.
Tatile gittik, sağ sağlim, neşeyle döndük evimize. Çok ağır geldi dönüş hele ilk pazartesi sancılı geçti, akşam yine yüzüme bakmadı işe gittiğim için, kolyemi söktürdüm bu bahaneyle kucağıma aldım.
2 sn. kucağa almak için sedefli kolye gitti ama değer.
Yemekler de düzelme kaplumbağa hızıyla. Büyük lokma ekmek, poğaça, bisküvi elinde yiyor ama yeni ya da uzatılan yiyecekleri reddediyor.
Gündüz tek uykusunu, iki uykuya çıkardı. Ama çok memnunum fazla mesai çalıştığım şu günlerde akşam oğlumu çok daha fazla görme şansı yarattı bana bu değişiklik.
Çok akıllandı, çoğu zaman benden çok daha akıllı olduğunu düşünüyorum.
Artık kapı kollarına uzanıp açabiliyor, sanırım boyu da uzadı. Cumartesi gideceğiz doktorumuza orada ak koyun, kara koyun belli olacak, bakalım.
Her araştırmacı anne gibi çocuğumun eğilimlerini keşfetmeye çalışıyorum. Sanatsal, matematiksel falan ama daha motorlar, araba ve güzel kızlardan başka bir ilgi alanı bulamadım.
Umarım büyüdükçe beni olumlu yönde şaşırtacak ilgi alanları da bulurum.
Sarımsak'ım öpmeyi de öğrendi bu dönem fakat plastik oyuncaklardan bana sıra gelmiyor diyebilirim. Dün bana koşarak sarıldı, hala şoktayım :)

Hayatımın en önemli 1,5 yılı geçti.
Önceki yılların değerini katlayarak geçti.
Canım, nemrut suratlı, tripçi oğlum. Seni seviyorum.
Benim hayatım, içim, yakışıklı, akıllı oğlum. Sana bayılıyorum.
Hayatımın neşesi, yüzümü güldüren, kokusu cennet kokusu oğlum.
İyi ki doğdun.

12 Temmuz 2011 Salı

"Dört teker bedenimi, iki teker ruhumu taşır."

Naber Günnük,
Beybim 17 aylık hatta neredeyse 1,5 yaşında. Şimdiden seneyi düşünüp üzülüyorum, seneye haliyle 2,5 olacak artık bir bebek değil çocuk olacak.
Derdini anlatan mini bir birey olacak. Ve günnük sana bir şey itiraf edeyim, bu oğlan bana bebekleri, çocukları, insanları yani dünyayı sevdirdi. Eskiden bebeklerle arasına mesafe koyan, çocuklardan hazzetmeyen, çok insan olan yerlerden son sürat kaçan ben artık nerede bir minik bebek görsem “annemmm masallah sana” nidaları eşliğinde atlıyorum elalemin çocuklarına. Bebekleri çok sevdim ben be günnük, endişelerimden dolayı tadını çıkaramamıştım zamanında çok pişmanım. Ne var ki elden bir şey gelmiyor manyamış hormonlar yüzünden o dönem. Şimdi her anını doya doya keyfini sürerek yaşıyorum, yetmiyor, geçmişe daha minik bebekliğine özlem duyuyorum. Ben 2. Bebeği delicesine her zorluğu ve korkunç lohusalığımı daha unutmadan istiyorum. Ama gel gör ki bunu tek başına yapamam, ikna çabalarımı sakin sakin sürdürüyorum kenardan.
Bu arada beyim ikna olmak bir yana, benim dikkatimi bu konudan uzaklaştırmak için son sürat bir çalışma içinde. Beni oyalayacak, hoşuma gidecek ne oyuncak varsa alıp, getiriyor eve. Farklı hayat tarzlarına özenmem bu domestik, doğurgan yapıdan çıkmam için elinden geleni yapıyor ama maalesef ok yaydan çıkmış bir kere o oyuncakları ne kadar da sevsem, yeni ve çılgın hayat tarzı hoşuma da gitse çocuklu hatta iki çocuklu bir kadın olarak hayata devam etmek istiyorum. Artık şunu biliyorum, bu çocuklar büyüyor, yorucu ama büyüyorlar, zor ama çok güzeller, bebekler çok misss kokuyor, masum melek halleri insanoglunun cok buyuleyici..

Neyse efendim son oyuncağımız Vespa, bir ay önce gördük vespa’yı aşık olduk ailecek, çok heyecanlandık, Sarımsak’ım tepesine bindi, inmek istemedi. Alalım diye gaza geldik. Tabii sağduyulu bir kadın olarak bir gece uyuyup, uyandıktan sonra caydım ben.
Bu yaştan sonra motor mu kullanılır, para bize lazım ev alacağız, Allah muhafaza düşeriz müşeriz çoluğumuz çocuğumuz var vıdı vıdısıyla caymak suretiyle sevgili beyim’i de vazgeçire cabasındaydım. Çok bozuldu, hani çok heyecanlıydın neden caydın falan diyor. Ama ben ısrarla cayma hakkımı sonuna kadar kullandım ya da kullandığımı sanıyordum ki geçen hafta bana yapılan bir süprizle kendime geldim. Cuma akşamı telefonum cayır cayır çalıyor, bende o sırada patronumun odasında mini bir toplantı halindeyim. Eşi sağolsun sürpriz yaparken bile fırçalama yetisine sahip, tel’i bir açtım, “nerdesin sen?” toplantıdaydım kem küm diye cevap verdim. “Sürpriz yapacaktım aşağıya bak dedi.. Bir baktım ki beğendiğimiz Vespa’nın üzerinde aynı renk kaska sahip bir adam.. Süprizzzz…..

Aslında sürpriz’in açılımı şu: ben seni sallamadım, alma demene rağmen gittim aldım, 3 haftadır da bu durumu sakladım, motor dersi aldım, şimdi sende uyumlu ol, sevin, birlikte gezelim..
El mahkum biraz içimde garip bir hisle sevindim, heyecanına. Hafif buruldum ama madem bu kadar istemiş kasmadım, hatta 3 gündür bir iki tur attık beraber. Gerçekten zevkli bir olay.

Ama bu olaydan çıkarımım farklı. Kadınlar ve erkekler ayrı dünyaların insanı. Gençlikte benzer hormon seviyesi ve sorumluluğun az olması nedeniyle uyumlu gibi dursalar da er ya da geç iki farklı dünya kendini gösteriyor. Bu durumu yönetmek, uyulmamak gerekli heralde. Sıkıcı bir kadın gibi görünmeden olgunca davranışa yönlendirebilmek.

Bilemedim günnük…
Bugünlerde işler de yoğun. Ne zaman yazmak istesem aynı gün bitiremiyorum yazıyı. O yüzden ilk paragraf kalk gidelim diyor, altındaki b.k yeme otur..

Bir de resim ekleyeyim.

Bende çok yakıştım alete günnük.

Haftaya tatildeyiz, inşallah.. Resim çekerim bol bol.. Tatil sonrası bir önceki gibi olmaz çok daha rahat geçer umarım. O zaman tatil anıları Sarımsak’ımın yemesi ile ilgili atılımlarım ve tatilde 1,5 yaş konulu yazımla birlikte oluruz.
Bu arada kendi blogumda yorumlara cevap yazamamak gibi bir sorunla karşı karşıyayım. Nasıl olmuş bilmiyorum ama izin vermiyor. Ama güzel yorumları görüyorum bir ara cevaplamayı da becereceğim.

23 Haziran 2011 Perşembe

Sarımsak'tan

Canım Günnük,
Aksattım seni ne zamandır, oysa boş bırakmazdım böyle uzun aralar.
Napalım be günnük iş, güç, hayat gailesi.
Ev bildiğin gibi yeni düzene adapte olmaya çalışıyor.
Bakıcı fena değil, inşallah daha da iyiye gider.
Sarımsak Bey, afiyetteler özellikle Cuma, Cumartesi mükemmel bir bebekti.
Bu iki gündür huysuz yine diş diyeceğim ama diş mi bilemiyorum. Sinirleniyor yeni yeni terrible two için erken aslında ama artık hiddetini gösteren bir bebek.
Eğer istediği bir şey olmazsa elindekini sertçe yere atma huyu başladı. Bir kere de babasının kafasına peçete attı ki gülme gafletinde bulundum, tutamadım kendimi.
Mini, asabi bir oğlum var.
Bunun dışında baya gelişmeler oldu tatil sonrası bizde, Eren pizza kraker yemeye başladı.
Ekmek doğranmış mercimek çorba içti geçenlerde. Artık acıkabiliyor, acıktığını belli ediyor, bu büyük aşama.
Oğlum artık aç kalmaz, yemek talep etmeye başladı rahatlığı geldi üzerime. O yüzden yemeğine fazla kafayı takmıyorum.
Akıllı bir oğlum olduğunu düşünüyorum ama sanırım tüm anneler aynı düşüncededir.
Priz koruyucuyu çıkarma aletini bulup yerlerinden çıkarmaya çalışıyor. Kaka yaptıktan sonra değiştirmesi için bakıcısına bez getirmiş.
Kelimeleri net seçilemese de söylediği bazı şeyler var. Ge (gel), go (gol), ebbek (bebek), abel (haber), lay lay lay (lay lay lay)
Bir şey istediğinde gösterip, ellerini hızlı hızlı açıp kapatıyor. Gel gel yapıyor dışarıdakilere, herkese el sallıyor ama yukarı aşağı değişik bir sallama çeşidi.
Hala sevgisini burun ısırarak gösteriyor, onun öpmesi öyle. Ne kadar şiddetli ısırsa o kadar seviyor demek.
Uyku düzeni Haziran başı gündüz teke düştü 2 saat. Akşam yine erkenden yatıyor kuzum ama uyanma saatimiz 05:30. Her zamanki gibi müdahale etmiyorum canı nasıl isterse.
Ya da gece yanımıza gelmek istiyor birlikte uyuyoruz sabaha karşı yatağına bırakılınca 06:30- 07:00’ye kadar uyuyabiliyor.
İyice lokum oldu bu çocuk günnük..
Her geçen gün daha büyük özlemle gidiyorum eve..
Geçen gün parkta beni şok eden bir gelişme oldu. Bir oyuncak market arabası bulmuş onunla oynuyordu, büyük bir çocuk geldi elinden kaptı. Ben ne yapacak diye bekliyorum. Bir iki adım attı ama peşini bıraktı arabanın 10-15 dakika başka şeylerle ilgilendi, çimlere dokundu, taşlarla oynuyor falan bir anda. Taşı aldı büyük çocuğa doğru gidip attı, Allahtan tutturamadı sakince anını kollaması beni çok şaşırttı.
Nasıl da kendi karakteri değişik ve kendine özel. Çocuğum olduktan sonra her gün bir canlının varoluşu, kendi fikirleri, hareketleri ile bu kadar farklı oluşu nedeniyle Yaradan’ın bu mucizesini izleme şansı bulduğuma şükrediyorum ben. (Cümle düşük olabilir bu kadar toplayabildim J)