Sayfalar

24 Ağustos 2011 Çarşamba

Alayına İsyan

Bugünüm sensiz geçti, cehennemde bir asırdı sanki, şarkı sözleriyle başlamak istediğim bu yazıyı  Sarımsak’ıma armağan ediyorum.
Mesele mesaiye kalmak değil yeğen, mesele oğlum’la olmam gereken saatlerde boş boş iş yapmak için beklemek. Sistem kurulacak, admin paneli hazırlanacak ben varyantları gireceğim.
Sonra oldu mu diye bakacağım. Bu IT’ci milletine de güven olmuyor, ha oldu ha olacak derken olmuş akşamın 7’si daha ortada bir numara yok. Biliyorum bu akşam olmayacak, yalan bu iş ama ben gidersem, beni bahane ederler, gitmezsem teknik bir aksaklık nedeniyle bu gece yapamadık olacak.
Oğluşumu özledimmmmmmm.
Güzel bir haftasonu geçirdik. Artan dozda hırçınlığa rağmen, şansımıza fotoğraf kulübünün de orada olduğu bir zamanda Riva’ya öğle yemeğine gittik cumartesi. Aile albümümüzün en güzel resimleri çekildi diyebilirim. Pazar evde mayıştık, oğlumla sarıldık, öpüştük bol bol.
Ve tabii ki pazartesi. Pazartesiler takvimden kaldırılsa zerre üzülmem yemin ediyorum. İğrenç bir gün,  meymenetsiz, ayrılıkların günü.
Şimdi durdum burada hiç anlamı olmayan bir şeyi bekliyormuş gibi yapıyorum. Cidden başım ağrıyor ama oğlumu extra özlemiş olmamın verdiği baş ağrısı mı yoksa anlamsızca burada durmamın verdiği psikolojik baş ağrısı mı bilemedim.
Neyse oğlan çok lokum teyzesi. Görsen yersin. Bir durduk yere çığlık atmalar, kısa sürede istediğini alamayınca girdiği hırçınlık krizleri arttı. Bazen bir şeyi istediği anda verdiğimizde bile çılgın gibi başını “hayır” anlamında sallayıp krizini sürdürme eğilimi var 19. Ayda gelmez ki Terrible Two, erken yani bence. Ayrıca gelse de gelmese de bir çılgınlık olduğu kesin. Hayırlısı. Artık her şeye diştir ya da iki yaş sendromudur demekten de bıktım. Belki sadece edepsizliktir ama biz gönüllü köleler her daim bir bahane bulmaya hazırızdır. Yersiz de olsa hoşnutsuzluğu gördüğümüzde bu kesin bişeydir diye bahane bulamayacak kadar yoğun, çok çocuklu kadınlar değiliz buna da şükür. Umarım bu durum nedeniyle şımarık, ne istediğini bilmeyen, kıymet bilmeyen veletlerin annesi olmayız.
Amma negatif bir yazı oldu bu da. Ağzımdan hayırlı bir şey çıkmaz mı benim bugün hiç. Durduk yere tutulmamalıyım bir yerde. Kanatlarım olmalı, uçmalıyım özgürce, zaten sorumluluklarını bilen her konuda yardım etmeye çalışan bir iş insanıyım. Belki de bu huy kıymetimin daha az bilinmesini sağlıyor, bilemedim.
Resmen “dur burada bu akşam” dendi. Yani iş yok desen, eften püften iş çıkaracaklar başıma. En iyisi blog yazayım dedim. Vahşi kapitalist dünya, patronlar kalleş, işçiler kardeş… gibi gibi binlerce slogan atıp, basıp eve gidesim var. Yer mi?

2 yorum:

  1. Kıyamam ben sana hiç yoktan beklemek kadar kötüsü de yok ama off::(
    Keşke elimizde ileri teknoloji ürünler olsa istediğimizi yanımıza ışınlasak ya da biz istediğimiz yere ışınlansak :)
    Benim cadılar 16. aydan sonra yavaş yavaş girmeye başlamışlardı 2 yaş sendromuna 19. ay normal yani e Allah kolaylık versin diyeyim:)

    YanıtlaSil
  2. ışınlanma iyi fikir ama ev işe yakın aslında tutmasalar ona yakın bir hızda gidebiliyorum :)19 ay normal mi diyorsun, bende basit bir büyüme atağı diye düşünmüştüm heveslenmeyeyim pek o zaman :)

    YanıtlaSil